Paris İklim Anlaşması 2021’de Meclis’ten geçti. Yakında sözleşmeyi uygulamak için “İklim Kanunu” Meclis’e gelecek. Bu sürede kanunun alt yapısı hazırlandı, gerekli birimler kuruldu, imzalanması için belediye seçimleri bekleniyor. Zira kanun imzalandıktan sonra gelecek ağır vergiler ve dijital diktatörlükle yere çakılacak halkın hükümete karşı teveccüh gösterme ihtimali çok azalırdı. Kanun seçim sonrası hemen Meclis’e gelecek.

Kanun imzalanırsa “Yaktın bizi Paris, yaktın bizi Erdoğan” denilecek günler yakındır. Bu öyle bir kanun ki getireni, imzalayanı, halkı, ülkeyi yakıp yıkacak.

Paris İklim Anlaşmasının sonuçlarını Trump’dan dinleyelim.

ABD, 2016’da Barack Obama tarafından Paris İklim Anlaşmasına katılmıştı. Bir yıl içerisinde bile ülke halkı, anlaşmanın pek çok zararını gördü. Donald Trump seçim vaadi olarak, başkanlığı kazanırsa anlaşmadan çıkacağının sözünü vermişti, seçilince 2017’ de çıkmıştı. Siyonistlerin adamın Joe Biden seçilir seçilmez tekrar sözleşmeye girdi.

Trump’ın Paris İklim Anlaşması’ndan çıkma sebeplerini anlattığı konuşmasından önemli bölümleri sizlerle paylaşacağım. Trump’ın bahsettiği tehlikeler bizim ülkemiz için de geçerli.

Bir Liderin Esas Görevi

“Sorumluluk sahibi hiçbir lider, ülkesinin çalışanlarını ve halkını bu denli zayıflatıcı ve muazzam bir dezavantaja maruz bırakamaz.”

Başkan olarak benim görevim, Amerika'ya eşit bir oyun alanı sağlamak ve Amerika'yı dünyanın en müreffeh ve üretken, en yüksek yaşam standardına ve en yüksek çevre koruma standardına sahip ülkesi haline getirecek ekonomi, mevzuat ve vergi yapılarını oluşturmak için gücüm dahilinde her şeyi yapmaktır.

Bu anlaşma vatandaşlarımızı, sert ekonomik kısıtlamalara maruz bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel ideallerimizi de karşılayamıyor.

Alaycı biri, ekonomik rakiplerin bizim anlaşmada kalmamızı istemelerinin açık nedeninin, ‘kendi kendimize açtığımız bu büyük ekonomik yarayı’ çekmeye devam etmemiz olduğunu söyleyebilir.”

Soru: Bizim ülkemizin liderinin esas görevi nedir? Ülkesini ve halkını korumak mı yoksa küreselcilere itaat etmek mi?

Bağımsızlığı Kaybetme Tehlikesi

“Ciddi yasal ve anayasal sorunlar da söz konusudur. Avrupa, Asya ve dünyanın dört bir yanındaki yabancı liderler, ABD ekonomisi ile ilgili olarak kendi vatandaşlarımız ve onların seçilmiş temsilcilerinden daha fazla söz sahibi olmamalıdır.

Dolayısıyla, anlaşmadan çekilmemiz Amerika'nın egemenliğinin yeniden vurgulanması anlamına gelmektedir.”

Soru: Bizim ülkemizin lideri neden Paris Anlaşması ile ülkemiz üzerinde yabancı liderlerin kendinden ve halktan daha fazla söz hakkı olmasını kabul ediyor? Ülke güvenliğini neden tehlikeye atıyor?

Paris Anlaşmasının Ağır Neticeleri

“National Economic Research Associates'e göre Paris Anlaşması'nın şartlarına ve Amerika Birleşik Devletleri'ne getirdiği ağır enerji kısıtlamalarına uymak Amerika'ya 2025 yılına kadar 2,7 milyon iş kaybına mal olabilir. Buna, otomobil işleri de dahil olmak üzere 440.000 daha az imalat işi ve sayısız topluluğun bel bağladığı hayati Amerikan endüstrilerinin daha da yok olması da dahildir. Bize güvenenlere çok az şey vermiş olacağız.

Aynı çalışmaya göre, 2040 yılına kadar önceki yönetimin uygulamaya koyduğu taahhütlere uyulması şu sektörlerin üretimini azaltacaktır: Kağıt üretimi yüzde 12; çimento yüzde 23; demir-çelik yüzde 38; kömür yüzde 86; Doğalgaz yüzde 31 oranında kayıp yaşayacaktır.

Bu durumun ekonomiye maliyeti, GSYİH kaybı ve 6,5 milyon endüstriyel iş kaybı nedeniyle 3 trilyon dolara yakın olacak, hane halkının geliri ise 7.000 dolar daha az ve çoğu durumda bundan çok daha kötü olacaktır.”

Soru: İklim Kanunu çıkarsa ülkemizde de bu enerji sektörleri zarar görüp birbir kapanacak, işsizlik, kıtlık ve büyük ekonomik buhran olacak. Neden Siyonistlerin iklim yalanı ile dünyayı ele geçirme planına alet olunuyor?

Adaletsiz Bir Sözleşme

“Örneğin, anlaşma kapsamında Çin bu emisyonları şaşırtıcı sayıda 13 yıla kadar artırabilecek. Onlar 13 yıl boyunca ne isterlerse yapabilirler, biz değil.

Çin'in yüzlerce ilave kömür santrali inşa etmesine izin verilecek. Yani bu anlaşmaya göre biz santral yapamayacağız ama onlar yapabilecek. Hindistan'ın 2020 yılına kadar kömür üretimini iki katına çıkarmasına izin verilecek. Bir düşünün:  Hindistan kömür üretimini iki katına çıkarabilir.  Bizimse kömürden kurtulmamız gerekiyor!  Avrupa'nın bile kömür santrali inşasına devam etmesine izin veriliyor.

Hindistan katılımını, gelişmiş ülkelerden milyarlarca ve milyarlarca ve milyarlarca dolar dış yardım alma koşuluna bağlıyor. Başka pek çok örnek var.”

Soru: Tüm dünyada karbon salınımında ilk üç sırada Çin-ABD- Hindistan varken, başka ülkeler “Niye Çin ve Hindistan katılmıyor madem en çok onlar karbon salıyor” demesin, planları deşifre olmasın diye BM bu ikisine uygulama için uzun yıllar mühlet ve rüşvet veriyor. Tüm bunlardan sonra sözleşme hükümlerini uygulamadan sözleşmeden de çıkabilirler, Uygulayan ülkeler uğradıkları büyük zararla kalır.

Trump da yapılan bu adaletsizliği açıkça itiraz ediyor.

Aynı şey bizin ülkemiz için de geçerli. Bizim derdimiz ne ki karbon salınımında binde 0.6 gibi yok denecek kadar az bir seviyede iken neden halka ve ekonomiye büyük bir darbe olacak Paris Anlaşmasının şartlarını uygulamaya çalışıyorlar?

Ülkenin Zenginliklerine Kilit Vurmak

“Amerika'nın en yoksul milyonlarca işçisini yoksulluktan kurtarmaya yetecek, gezegendeki en bol enerji rezervlerinden birine sahibiz.  Ancak bu anlaşma kapsamında bu rezervleri kilit altına alıyor, ulusumuzun büyük zenginliğini - bu büyük bir zenginlik, olağanüstü bir zenginlik; çok kısa bir süre önce böyle bir zenginliğe sahip olduğumuzu bilmiyorduk - elimizden alıyor ve milyonlarca aileyi yoksulluk ve işsizlik içinde bırakıyoruz.”

Soru: Bizim ülkemizin de pek çok zenginliği, enerji rezervleri var. Neden bütün bunlara kilit vurulmasını hükümet yetkilileri kabul ediyor ve milyonlarca aileyi yoksulluk ve işsizlik içerisinde bırakacak adımları atıyorlar?

Tüm Bunların Anlamsızlığı

“Aslında, sadece Çin'in 14 günlük karbon emisyonu Amerika'nın kazanımlarını silip süpürecektir - ve bu inanılmaz bir istatistiktir - milyarlarca ve milyarlarca dolar harcamak zorunda kaldıktan, iş kaybettikten, fabrikaları kapattıktan ve işletmelerimiz ve evlerimiz için çok daha yüksek enerji maliyetlerine maruz kaldıktan sonra, 2030 yılında Amerika'nın beklenen azaltımlarından elde edilen kazanımları tamamen silip süpürecektir.”

Soru: Eğer mesele gerçekten karbonsa da bu sözleşmeyi uygulamanın hiçbir anlamı yok. Ülkeyi ve halkı sefalete düşürmenin karşılığını Çin 14 günde karbon salınımı ile kapatacaksa halka bu zulüm neden yapılacak?

Küresel Isınma Palavrası

“Paris Anlaşması tüm ulusların tam uyumu ile tam olarak uygulansa bile, 2100 yılına kadar küresel sıcaklıkta yalnızca bir derecenin onda ikisi kadar - bunu düşünün; sadece bu kadar - Santigratlık bir azalma sağlayacağı tahmin edilmektedir. Çok çok küçük bir miktar.”

Soru: Trump, küresel ısınma konusunda ortada bir abartı olduğunu, dünyadaki tüm ülkeler; kömür, petrol, doğalgaz, hayvancılık ve tarımı bitirse dahi küresel ısınmanın yok denecek kadar az olacağına dikkat çekiyor. Küresel ısınma da bir aldatmaca olduğuna göre bu Paris Sözleşmesinin esas maksadı nedir?

Yenilenebilir Enerjinin Yetersizliği

“Yüzde 1'lik bir büyümeyle yenilenebilir enerji kaynakları iç talebimizin bir kısmını karşılayabilir, ancak yüzde 3 ya da 4'lük bir büyümede, ki ben öyle umuyorum, mevcut tüm Amerikan enerji türlerine ihtiyacımız var, aksi takdirde ülkemiz ciddi elektrik kesintisi riskiyle karşı karşıya kalacak. Birçok durumda işlerimiz durma noktasına gelecek ve Amerikan ailesi, iş kaybı ve yaşam kalitesinin çok düşmesi şeklinde bunun sonuçlarına katlanacak.”

Soru: Paris İklim Sözleşmesi taraf ülkelere “Kömür, petrol, doğalgaz gibi enerji kayrakları yerine, “yenilenebilir enerji” denilen “güneş, rüzgar, jeotermal” gibi kendini yenileyen enerjilerin kullanılmasını şart koşuyor. Ülkemizde sanayi, üretim ve 85 milyon insana yetecek kadar “yenilenebilir enerji” sistemi kurulu mu? Değil. Yeterli yenilenebilir enerji üretmeden eldeki enerji kapasitelerini kapatmak demek, ülkenin fişini çekmek demektir. Neden halkımıza bu reva görülüyor?

Bir Başkanın Gerçek Yükümlülüğü Kime Karşıdır?

“Başkan olarak bir yükümlülüğüm var ve bu yükümlülük Amerikan halkına karşıdır. Paris Anlaşması ekonomimizi baltalayacak, işçilerimizi engelleyecek, egemenliğimizi zayıflatacak, kabul edilemez yasal riskler yükleyecek ve bizi dünyanın diğer ülkeleri karşısında kalıcı olarak dezavantajlı duruma düşürecektir.”

Soru: Cumhurbaşkanı Erdoğan kime karşı yükümlüdür? Onu seçen bu halka mı, yoksa ülkeyi yıllarca AB kapısında bekletip havuç verip istedikleri kanunları çıkaran Siyonistlerin yönettiği Birleşmiş Milletlere mi karşı yükümlü?

Erdoğan ülkesinin halkını korumalı ve halka karşı sorumluluklarını yerine getirmeli değil mi?

İklim Kanunu imzalamadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ve Milletvekillerinden bu soruların cevabın hep birlikte isteyelim.

Trump’ın konuşmasında bahsetmediği önemli bir mesele daha var. Paris Anlaşması tarım ve hayvancılık karbon üretimine sebep oluyor diye tarım ve hayvancılığın bitirilmesini de şart koşuyor.

“İklim Kanunu” değil “Kıtlık Kanunu”bu. Eğer Cumhurbaşkanı ve Milletvekilleri bu kanunun ülkemiz için iyi olduğunu düşünüyorlarsa referanduma gitsinler, halka faydalarını anlatsınlar, kanun medyada tartışılsın, bakalım halk enerji ve besin kaynaklarının elinden alınmasını ve kıtlığa mahkum edilmeyi kabul edecek mi?

#Referandumİstiyoruz

#İklimDeğilKıtlıkKanunu