Hak batıl mücadelesi devam ettiği sürece hakkındaki tartışmaların süregeleceği konulardan bir tanesi de tesettürdür. Tesettürün (kadın erkek için fark etmez) önemini bildiği için daha ilk insandan bu yana şeytan mücadele alanını genel olarak bu kısım üzerinden yürütmektedir.

Rabbimiz, insanoğluna ihtiyaçlarını helal yollarla karşılaması için tüm imkânları sunmuştur. Helallerle yani temiz olan ve toplum tarafından onaylanan her türlü ihtiyaç; yanlış olana, yasak olana ve toplum tarafından kabul edilmeyene muhtaç bırakmayacak nitelik ve çokluktadır. Şeytan bunu bildiği için bu yolları kapmak veya zorlaştırmak için mücadele etmektedir. Her devirde taktik değiştirmekte ve kendini buna göre formatlamaktadır.

Şeytan bugün gelip de insanlara hadi şu puta tapının demez. Ne yapar, put statüsünde farklı yöntemlerle insanlara yaklaşır. Bu put kadın olur, erkek olur, para olur, mevki-makam olur, ideolojiler olur. İnsan ben putlara tapmam diyerek heykelciklere odaklanmışken şeytan onu çoktan paraya tapan bir putperest haline getirmiştir.

Hiç şüphesiz İslam ile ilgili olan her emir ve yasak ancak iki yolla belirlenebilir. Birincisi Kur’an-ı Kerim, ikincisi o kitabın açıklayıcısı ve fonksiyonel hale getiricisi olan Peygamber efendimizin sünnet-i seniyesidir. Bu iki yol dışında yapılacak iş ve işlemler hatayla sonuçlanacaktır. İnsanlar bu şekilde gönüllerini tatmin edecektir. Ama Allah’ın razı olmadığı bir iş yapıldığından farklı bir sonuçla karşılaşmalarına sebep olacaktır.

Bu konuda en önemli karinelerden bir tanesi tesettürdür. Erkekler için belirli şartlar, kadınlar için de belirli şartları vardır. Kısaca İslam’ın kadınlar için belirlediği tesettür; vücut hatlarını belli etmeyen, yani göğsünü, kalçasını, bacaklarını, kilosunu, hamile olup olmadığını belli etmeyecek genişlikte olan, şeffaf olmayan, cıvıl cıvıl renklerde olmayan, başörtüsünün omuz aşağısına kadar indiği, saçların topuz yapılmadığı, rüzgâr ve yağmurlu havalarda vücuda yapışmayan, renkleriyle erkekleri cezbetmeyen sade bir kıyafettir. İslam, tesettürün kriterlerini belirler. İslam’da ferace, çarşaf, pardösü adında bir kıyafetimiz yoktur. Bu kriterlere uymayan her kıyafet isterse çarşaf olsun rezil bir kıyafettir.

Ne yazık ki çevremize baktığımızda şeytanın tesettür konusunda sevinçten havalara uçtuğu bir işi başardığını görüyoruz. Kızlarımız tesettür deyince sadece saçlarını kapatmayı anlıyorlar. Ama öyle rezil ve mide bulandırıcı kıyafetler giymekteler ki tarifi imkânsız bir durum. Takılan başörtüleri gökkuşağının renklerini kıskandıracak çeşit ve renkte. Saçlar deve hörgücü gibi yapılmış, omuz üzerine bırakılması gerekirken gömleğin içerisine konulmuş. Giyilen gömlekler ya da diğer giysiler o kadar dar ki özür dileyerek söylüyorum ki resmen göğüsleri ve göbekleri açıkta gibi durmakta. Ve renkler öyle cezbedici ki anlatılmaz. Yarım kilometreden dikkatleri çekmekte. Hele giyilen kot ve diğer incecik kumaştan yapılmış pantolonları anlatmaktan ar ediyorum. Şaşırdığım konu ise bu kadar dar pantolonları acaba ne zahmetlerle giyiyorlar. Herhalde sırf yarım saati o dar pantolonu giymek için geçiriyorlardır. Çünkü o kadar dar ki neredeyse bacak damarlarını belli ediyor. Ayakkabılar ayrı bir garabet. Ve buna ne yazık ki tesettür deniliyor. Hayır, hayır! Bu büyük bir iftiradır. Erkekleri çıldırtan bu kıyafetler tesettür değil, şeytan işi birer pisliktir.

Bazen bazı şeyleri anlayabilmek için açık açık konuşmak gerek. Anlatılacak çok şey var. Bu tür kızlarımızın giymiş olduğu böyle kıyafetlere geleneksel, moda kıyafetler diyebiliriz. Bu kıyafetlerin İslam’la, Müslümanlıkla bir ilişkisi yoktur. Bu kıyafetler kızlara yakıştığı ve onları güzel gösterdiği için tercih edilen giysilerdir. Hataları, yanlışları ve rezillikleri İslam’la bağdaştırılamaz. Bu vebaldir. İslam’da bayanların bürünmesi gereken tesettür kriterleri bellidir. Bu kriterlere uyanlara tesettür deriz. Diğerleri geleneksel kıyafetlerdir denilebilir.

Konuyu şu uyarıcı nitelikteki hadis-i şerifle kapatıyorum. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığırkuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onu insanlara vuran insanlar; giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allah'a taatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Hâlbuki onun kokusu şu kadar uzak mesafeden duyulur." buyurdular. [Müslim, Cennet 53, (2857), 52, (2128).]