MÜSLÜMAN devlet ve hükümet büyüklerinin yapacağız, edeceğiz edebiyatında mutlaka, inşallah demeleri şarttır.

MÜSLÜMAN devlet ve hükümet büyüklerinin yapacağız, edeceğiz edebiyatında mutlaka, inşallah demeleri şarttır. Bu inşaallahı yüksek sesle söyleyemiyorlarsa, içlerinden söylemelidirler. Allah dilemezse, yaratmazsa hiçbir şey olmaz.

***

Geçen salı günü Bezmiâlem üniversitesinde Mauritius adasından gelen bir heyete verilen ziyafete katıldım. Heyet mensupları Osmanlı fesleri giymişlerdi. Onları davet eden Osmanlının torunlarının ise başları cascavlak açıktı!.. 1952-56 yılları arasında Ankara Siyasal Bilgiler fakültesinde okurken, Maritius’ta bir mektup arkadaşım vardı. Adayı o yıllardan beri tanırım. O zamanlar İngilterenin sömürgesi idi, şimdi bağımsız. Hinduistler çoğunlukta, Müslümanlar azınlıkta. Müslümanlara biraz baskı yapılıyormuş ama yine de hürriyet varmış. Ayaküstü görüşebildiğim kardeşlerime, bugün İslam’ın ve Ümmetin önündeki en büyük engelin kötü ve cahil Müslümanlar olduğunu söyledim. Türkiyede, Moris adasında, her yerde… Mauritius’a THY yolları haftada üç sefer yapıyormuş. Yakında beşe çıkartılacakmış. Oradaki Müslümanlar Osmanlı-Moskof savaşında, Balkan harbinde, diğer sıkıntılı zamanlarımızda Osmanlı devletine ve Hilafetine maddî yardımlar yapmışlar. Bunlarla ilgili belgeler arşivlerimizde mevcut imiş. 50’li yıllarda Moris’li arkadaşım, Hilafet ve Saltanat yıllarında Moris camilerine Türk bayrakları asıldığını yazmıştı. Kemalist rejim İslama cephe alınca asmaktan vaz geçmişler. Afrikada sahil bölgesinin altındaki güney ülkelerinde islamî ve insanî yardım hizmetlerinde bulunan Ahmet Kemal Öncü beyefendiye teşekkür ediyorum. (Sadece onun başında islamî serpuş vardı, kendisini tebrik ediyorum.)

***

İmam-Hatip mekteplerinde ve ilahiyat fakültelerinde okuyan gençlere: Her gün Arapça kısa bir hikemî cümle, mısra veya beyt ezberleyiniz. Ezberlediğiniz bu metinleri hiç unutmayınız. Bir sene sonra çok değerli bir dağarcığa sahip olacaksınız. Bir örnek veriyorum: El-hakku ya’lu ve lâ yulâ ileyh…

***

Ramazanla ilgili çok önemli bir hatırlatma: Gıybet etmek, ölü kardeşinin etini yemek kadar iğrenç ve çirkin bir günahtır. Allah için tuttuğumuz oruçları gıybet ederek fesada uğratmayalım. Gıybet büyük günahtır ve şeddeli eşekliktir.

***

Ramazanda ciddî dinî ve ahlakî konuları magazinleştiren cıvık gazete yazılarını okumayalım, tv programlarını seyretmeyelim. Dinî bilgi vermek perdesi ardında islamî konuları (dolaylı şekilde de olsa) hafife almak, onlarla alay etmek küfre kadar gidebilecek bir saygısızlık ve laubaliliktir.

***

İçkili lüks otel ve restoranlarda iftar ziyafeti vermek, bu iftarlara katılmak günahtır. Lütfen böyle günahları işlemeyelim.

***

İftar ziyafeti sofralarımızda mutlaka temiz fakirler bulunmalıdır. Sofralara hep ensesi kalın, göbekli, cüzdanları şişkin, keseleri dolu zenginleri çağırıp da, Ümmet-i Muhammed’in (Salat ve selam olsun ona) fakirlerini çağırmamak mürüvvetsizliktir.

***

İmsak ve iftar saatleri konusunda birtakım reformcular, aykırılar, şazzlar bu yıl da yaygaralar kopartacaktır. Sakın onlara kulak vermeyelim. Söyledikleri batıldır. Ulemanın fukahanın Ehl-i Sünnetin şer’î vakitlerine uyalım. Sahuru uzatarak, iftarı öne alarak oruçlarımızı ibtal etmeyelim, fesada vermeyelim. Allah hepimize akıl fikir ihsan buyursun.