Kamuoyu mayıs ayında, MHP de kazan kaldıran, FETÖ destekli muhaliflerden, bir kongre bekler iken, sürpriz bir gelişme oldu ve iktidar partisi olan AK Parti, olağan üstü kongreye gitme kararı aldı.

Kamuoyu mayıs ayında, MHP de kazan kaldıran, FETÖ destekli muhaliflerden, bir kongre bekler iken, sürpriz bir gelişme oldu ve iktidar partisi olan AK Parti, olağan üstü kongreye gitme kararı aldı. AK Parti, bu günlerde 22 Mayıs'ta gerçekleştireceğ i bu olağan üstü büyük kongre için hummalı bir şekilde hazırlıklarını hızla sürdürüyor. Tüm Türkiye’de herkes nefesini tuttu ve yeni ‘’Başbakan kim olacak’’? Sorusunun cevabı için gözler, AK Parti'deki istişare sürecine çevrildi.

İlk temayül yoklaması İl başkanları, kadın ve gençlik kolları başkanları, belediye başkanları ve il genel meclisi başkanları arasında yapıldı. Daha sonrada toplam 813 kişinin katılacağı belirtilen temayül yoklamalarında, Milletvekilleri, Kurucular Kurulu, MKYK, Merkez Disiplin Kurulu, Merkez Demokrasi Hakem Kurulu ve Siyasi Etik Erdem Kurulu üyeleri temayüllerini ortaya koyacaklar.

AK Parti Genel Merkezi'ndeki toplantıya katılanlara, birer oy pusulası verilerek "Yeni Genel Başkan’’ olarak kimi görmek istediklerin yazmaları istenecek.

Siyaset kulislerinden yansıyan bilgilere göre, şimdiye kadar yapılan temayül yoklamalarında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ‘’Binali Yıldırım’ın’’ ismi öne çıktı. Bu aşamadan sonra çıkan sonuçlar, 4 kişilik ekip tarafından tasnif edilecek ve“Değerlendirme Kuruluyla’’ sonuçlar masaya yatırılacak. Son tahlilde de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile istişarenin ardından bugün ya da yarın kamuoyuyla paylaşılacak. Velhasıl anlaşılan o ki, 23 Mayıs Pazartesi günü Sadakat ve Liyakat sahibi bir ‘Koordinatör Başbakanımız’ olacak.

Evli ve 3 çocuk babası olan Binali Yıldırım işinin ehli olup, tam bir liyakat sahibi siyasetçidir. Çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmektedir. İş hayatında; Ciddi mizacı, laf değil icraat adamı olması, az konuşan çok düşünen yapısı, kendi ekip arkadaşlarına olan inancı, onlara sahip çıkması ve işine son derece profesyonelce yaklaşmasıyla tanınıyor.

İDO'yu alanında dünyanın en büyük şirketleri arasına soktu, 4 kez de ulaştırma bakanlığı yaptı. Türkiye'nin dört bir yanına uzanan duble yollara imzasını attı. Gece yarısı yaptığı denetimlerle bilinen Binali Yıldırım, asrın projesi Marmaray'a da damgasını vuran isim oldu. Türkiye'nin üçüncü köprüsünün yapım ve ihalesine de imza atan Binali Yıldırım, bakanlığı süresince yaptığı icraatlar la gelmiş geçmiş en başarılı isim oldu.

Liyakati böyle, peki ya Sadakati? Cevap sosyal medyadan gelsin, ‘’Binali dersen binerim, İnali dersen inerim..’

Dün, gece mesaisinde TBMM Genel Kurulu’nda, haklarında fezleke bulunan milletvekillerin in dokunulmazlığını askıya alan Anayasa değişikliği teklifinin maddelerine geçilmesine ilişkin oylamada 348 kabul oyu çıktı. Teklifin 1’inci maddesi 350, ikinci maddesi ise 357 oyla kabul edildi. Değişikliği referanduma götürecek 330 sınırı aşıldı ancak referandumsuz kabul için gerekli 367 oya ulaşılamadı.

Oylamaya, ekranlarda gözünü belerterek, elini sallayan ve ‘Evet’ diyeceğini açıklayan, CHP’nin kof kabadayısı, yine her zamanki gibi çark etti. Daha dün ‘Önüne yatmak’ tabirini kullananlar, böylelikle dün gece resmen PKK’nın önüne yatmış oldular. Böylelikle, PKK ile aynı dili kullanarak, kan akıtmaktan bahseden bu muhterem zat, şehitlerimizin kanı ile sulanmış al bayrağımızın altında, hem de mecliste, sırtını dağdaki arkadaşlarına, mecliste de HDPKK’ya yasladığını bir kez daha açık etmiş oldu.

Geçen hafta terör örgütü Diyarbakır Dürümlü'de 15 ton patlayıcıyı havaya uçurdu, on altı vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu CHDPKK ittifakından bir ses çıktımı? Çıkmaz… Allah büyük, bu milletin terazisi de şaşmaz! Zekâsı ile dalga geçtiğini bu aziz millet, orta yerde yaptığınız tüm bu ihanetleri bir bir kaydetmektedir…

Neyse tekrar konumuza dönelim. CHP ve Kemalizm'in Türkiye için artık bitmiş bir proje olduğunu söyleyip, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a övgüler dizerek " O dahi seviyesinde bir stratejist, bunu kabul edelim ve kimle âşık attığımızı iyi bilelim." ifadesini kullanan Aziz Nesin’in oğlu, Ali Nesin’inde hakkını vererek Sayın, Erdoğan’dan sürpriz bir şekilde yeni bir isim ve yeni bir stratejide bekleyebiliriz.

Bizler henüz ‘’Yeni Başbakan kim olacak? ’’ sorusuna cevap arar iken, onun çoktan birkaç hamle ötesini bile planladığını düşünüyorum.

AK Partililerin ‘’Direksiyonda reis olduktan sonra..’’ yaklaşımına da, rahatlığına da artık temkinli yaklaşıyorum. Dilim söylemeye varmıyor ama! O da, bizde bir gün mutlaka Ahirete göç edeceğiz. Hepimizin, ölümlü olduğumuzu unutmamamızda fayda var! Rabbim ümmetin umudu, adam gibi adam, uzun adamın ömrünü de boyu gibi uzun etsin inşallah.

Yer gök dua üzerine kurulmuştur! Bu duayı her gün milyonlarca mazlumun, eli nasırlı, başı yaşmaklı Müslüman kardeşimin ettiğini biliyorum. Allah onlardan razı olsun.

Lakin AK Parti artık Erdoğan sonrasını da planlamalıdır. Kurumsalını tamamlamalı ve bu dava sekteye uğramadan devam etmelidir. Aslında her ne kadar Erdoğan bunu dillendirmese de, kanımca bu davanın ve ümmetin geleceği adına ‘’Başkanlık Sistemi’’ ile kafasında aslında tamda bunu planlamaktadır. Her defasın da, bu Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesi değildir anlayın artık! Dese de, Kendi göbeğini kendi kesecek ve bizlere belki de gölgesinde yüzyıllarca besleneceğimiz büyük bir miras bırakacaktır.

Oysa ikinci defa seçilme ihtimali çok yüksek olup, önünde nerden baksanız bir sekiz yılı daha olan ve mevcut yasalarla inanılmaz yetkilerle donatılmış bir Cumhurbaşkanı neden Başkanlık konusunda ısrar eder ki?

El cevap; Büyük ve Yeni Türkiye’nin ayağa kalkması ve bu kutlu davanın doğru bir zeminde, bizi biz yapan kendimize ait değerler üzerinde devam etmesi içindir..

Hâlbuki zaten ‘’Başkanlık Sistemi’’ bizim örf adet ve geleneklerimizde , hatta genlerimizde olan bir sistemdir. Yerli ve Milli bir Anayasa bizim için kaçınılmaz bir gerçektir. Bizim olmayan yamalı olan bohça ile artık yol almamız mümkün de değildir.

Bizim olmayan, Milletin olmayan, bu ithal parlamenter sistemin miadı dolmuş, son kullanma tarihide çoktan geçmiştir. Rahmetli Uğur Mumcu hatırlarsınız, mevcut parlamenter sistemle ilgili durumu çok güzel özetlemiş; “Türk vatandaşı, İsviçre Medeni kanununa göre evlenen, İtalyan Ceza Yasası'na göre cezalandırılan, Alman Ceza Muhakemeleri Usul Hukukuna göre cezalandırılan, Fransız İdare Hukukuna göre idare edilen, İslam Hukukuna göre gömülen kişidir." demişti..

Evet, son 14 yılda çok şükür ‘’Dünya beşten büyüktür’’ diyerek kurulacak olan her masada bundan böyle bende varım diyen, IMF’ye ‘’Borç teklif edip’’, İsrail’e ‘’One Minute’’ ayarı veren, AB’ yede ’’ O zaman sen yoluna, ben yoluma’’ diyebilen bir ülke haline geldik Elhamdülillah…

Hadi o zaman, 2023 hayalimiz için yine ve yeniden İlk günkü aşkla, yılmak yok! durmak yok yola devam..