Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında tutuklanan Başbakanlık Uzmanı Mustafa Koçyiğit, savcılık ifadesinde, "Fetullah Gülen cemaati" diye bildiği yapıyla üniversitede tanıştığını anlattı.
FETÖ'NÜN EVİNDE KALDI
Başarılı bir öğrenci olduğunu, cemaatin dershanelerine ücretsiz
gittiğini anlatan Koçyiğit, üniversite sınavında Niğde birincisi
olarak Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimini
kazandığını aktardı. Burada hazırlık dahil 5 yıl öğrenim gördüğünü
belirten Koçyiğit, "Ankara'da arkadaşlarla ev tutmuştuk, orada
kalıyorduk. Ama zaman zaman bu yapının evlerine gidip orada 'abi'
diye hitap ettiğimiz bizden büyük şahıslar, Said Nursi ve Fetullah
Gülen'in kitaplarını okuyup izah ediyorlardı." ifadesini
kullandı.
3 YILLIĞINA ABD'YE GİTTİ
Koçyiğit, 2003'te polis akademisinde yüksek lisansa başladığını, bu
eğitiminde kesinti olduğunu ve eğitimini 2010'da tamamladığını
anlattı. 2005 yılında evlendiği eşiyle 2009'da 3 yıllığına ABD'ye
gittiğini belirten Koçyiğit, eşinin burada yüksek lisans eğitimi
yaptığını kaydetti.
"GENELLİKLE ANKESÖRLÜ TELEFONDAN ARIYORDU"
Eşiyle evliliğine bu yapı içerisinde karar verilmediğini dile
getiren Koçyiğit, ifadesini şöyle sürdürdü: "Amerika'da Yasin
isimli, bu yapıyla irtibatlı bir şahısla ara ara görüşüyordum. 2012
yılında Türkiye'ye döneceğim zaman Yasin bana 'Seni benim selamımla
birisi arayacak' dedi. 2012 yaz aylarında Türkiye'ye geldim.
Ankara'ya yerleştim. 2004'te başladığım Başbakanlık uzmanlığı
görevime kaldığım yerden devam ettim. Eşim ise Merkez Bankasında
çalışmaya başladı. Beni telefonumdan bir gün Yasin'in selamıyla
birisi aradı. Kendisi ile buluştuk. Bana kendisinin Selman olduğunu
söyledi. Bana, Fetullah Gülen yapılanması adına teknik ve bilgi
işlemdeki mühendislerin işlerini takip etmek görevini verdi. Selman
ile biz toplam 10-12 kez görüştük. Beni 3-4 kez kullanmakta olduğum
telefon hattından aradı. Genellikle ankesörlü telefondan arıyordu.
Benim bu görüştüğüm Selman isimli şahsın 'Doktor Selman' kod isimli
şahıs olup olmadığını bilmiyorum. Bu şahısla biz hep dış mekanlarda
görüşüyorduk. O bize yapacağımız işlerle ilgili birtakım tavsiye ve
talimatlarda bulunuyordu. Yaptığımız faaliyette herhangi bir sorun
olursa bunu doğrudan Selman abi dediğim bu şahsa ben
iletiyordum."
KOD ADIMI 'AKİF' OLARAK BELİRLEDİM
Selman isimli kişinin Etlik'te oturduğunu, evine bir kez gittiğini
anlatan Koçyiğit, "Selman abi bana ilk görüştüğümüzde benim
kullanacağım kod ismini benim belirlememi istedi. Ben de 'Akif'
olarak belirledim ve ondan sonra bu çalışmalarda benim irtibatlı
olduğum kişiler beni 'Akif' ismiyle tanıdılar." ifadesini
kullandı.
3 PROGRAM ÜZERİNDEN İRTİBAT KURDULAR
"Selman abinin verdiği talimat doğrultusunda, İDB'de çalışan Burak
adlı şahısla irtibat kurup, aldıkları talimatları yerine getirmeye
başladıklarını" belirten Koçyiğit, mühendislerle "Bylock" isimli
programdan yazıştıklarını, daha sonra "Iagle" ve "Tango"
programlarını da kullandıklarını, üç programın da ortak
özelliğinin, yazışmaları üç gün içinde otomatik olarak imha etmek
olduğunu ifade etti.
Koçyiğit, "Sonradan anladığım kadarıyla benim İstihbarat Dairedeki teknik işlerde bu şekilde görevlendirmemin nedeni, hükümetin ve cemaatin arasının açılacağı, bu dönemde İDB'den veri almanın personel alt yapısını oluşturmaktı. Selman abi ile son görüşmelerinde yanında kendisini Selahattin ismiyle tanıtan biri daha vardı. Kendisinin Ankara'daki görevinin sona erdiğini söyledi ve Selahattin isimli kişiyle işi yürüteceğimizi söyledi." ifadelerine yer verdi.
EMNİYETİN ANKARA İMAMI
Koçyiğit, bazı kişilerin isimlerini vererek, istihbaratta bu
kişilerle tanışıp görüştüklerini belirtti. "Selman abiden sonra
Selahattin abi" ile irtibatlarının devam ettiğini aktaran Koçyiğit,
bu kişinin hatırladığı kadarıyla 40-50 yaşlarında ve Yozgatlı
olduğunu bildirdi. Bu şahsın "Emniyetin Ankara imamı" olduğunu
bildiğini ifade eden Koçyiğit, bu kişinin mühendislik veya
matematik mezunu olduğunu, üniversiteyi Kocaeli civarında okuduğunu
ve evinin de bildiği kadarıyla Aydınlıkevler civarında olduğunu
anlattı. Bu kişiyle bir iki defa Balgat'ta buluştuklarını, ancak
buluştukları yerin Selahattin'e ait olup olmadığını bilmediğini
söyleyen Koçyiğit, Balgat'ta bir baklavacının karşısında
buluştuklarını kaydetti.
Koçyiğit, İDB'de, İRİS programının sisteme yüklenmesinden önce, sistemdeki verilerin bir yerde yedeklenip yedeklenmediğini bilmediğini aktararak, "Selahattin abi"nin kendisine "Furkan" kod isimli birinin ID numarasını verdiğini, o sırada "Bylock" isimli program üzerinden tanıştıkları "Furkan" ile sonradan görüştüklerini anlattı. Bu kişinin gerçek ismini bilmediğini belirten, görünüşüne ilişkin bilgiler veren Koçyiğit, "Furkan"ın şivesinden, Karadenizli olduğunu değerlendirdiğini ifade etti.
"İŞİMİZE YARAYACAK VERİLERİ GETİRMELERİNİ
İSTEDİM"
İstihbarat Dairedeki mühendislerden birinin de kendisiyle irtibatlı
olduğunu belirten Koçyiğit, şunları kaydetti: "2013'te İstihbarat
Dairesi Başkanlığının yönetiminin değişmesinden sonra kendilerinde
bir bocalama, yeni duruma bir hazırlık oldu ve örgütün İstihbarat
Dairesinden veriye ihtiyacı vardı. Selahattin abinin talimatıyla
ben mühendislerden, İstihbarat Dairesindeki işimize yarayacak
verileri getirmelerini istedim. Yukarıda isimlerini belirttiğim
mühendislerden Burak ve Haşim bana bu verileri getirmeye
başladılar. Bu şahıslar verileri USB, CD ya da hard diskte
getiriyorlardı. Bana kimi zaman evlerinde kimi zaman da açık alanda
teslim ediyorlardı. Bu konudaki tüm haberleşmeyi yukarıda
belirttiğim gibi kullandığımız programlardan yapıyorduk. Ben de
Furkan ile program üzerinden irtibatlaşıp, açık alanlarda buluşup,
bana verilen verileri iletiyordum. Furkan'ın bu verileri ne
yaptığını bilmiyorum."
Z şubesinde görev yapan ve kendilerine çalışan bir kişinin ismini bildirerek, bu kişinin Y şubesinde görevlendirilmesini istendiğini aktaran Koçyiğit, "MİT'in, İstihbarat Dairesine bildirdiği 20 bin kişilik paralel devlet yapılanmasına ilişkin listeyi de biz İDB'den, belirttiğim mühendisler aracılığıyla temin ettik." ifadesine yer verdi.
FUAT AVNİ İDDİASINI İNKAR ETTİ
Medyada, "Fuat Avni" kullanıcı adlı Twitter profilinin kendisi
olduğunun ifade edildiğine dikkati çekerek, "Bu doğru değildir.
Benim düşünceme göre bu profili kullanan kişiler yurt dışında
yaşayan 8-10 kişilik bir gruptan oluşmaktadır." beyanında
bulundu.
30 BİN CİVARINDA ÖRGÜT ELEMANI
Koçyiğit, 15 Temmuz 2016'da, kullandıkları mesaj programı üzerinden
"Selahattin abi" ile öğleden önce mesajlaştıklarını aktararak, şu
ifadeleri kullandı: "Bana, cuma akşamı da hafta sonu da bir şekilde
İDB'de kalsın, dedi. Ben de kullandığımız bu programda
mühendislerle ortak kullandığımız gruba bunu ilettim. Selahattin
abi başlangıçta bunun kesin olmadığını söylemişti. Öğleden sonra
ise bu bilginin kesin talimat olduğunu söyledi ve 'Mühendisler
İDB'de cuma akşamı ve hafta sonu için kalacak bir yol bulsunlar'
dedi. Bu yazışmalardan ben, 15 Temmuz tarihinde yaşanan askeri
darbeyi anlamamıştım. İlerleyen saatlerde kullandığımız programdaki
yazışmalardan darbe olduğunu anladım. Darbe olduğunu öğrendikten
sonra mühendislerle kullandığımız ortak hesaba 'arkadaşlar bu
noktada Bilgi İşlem Şube'yi korumak' diye bir mesaj gönderdim.
Onlar da bunun gereğini yapmak üzere harekete geçtiler ve bir kısmı
Yıldız'daki İDB dairenin yakınlarında yakalandılar. En son
kullandığımız haberleşme programı Tango idi ve tahminlerime göre
bunu 30 bin kişi civarında örgüt elemanı kullanıyordu."
CEP TELEFONUMU ÇÖPE ATTIM
Darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz gecesini evinde geçirdiğini
aktaran Koçyiğit, şunları kaydetti: "Ertesi gün dışarı çıkmıştım. O
zaman cep telefonumu çöpe attım. Pazartesi günü itibarıyla da
normal olarak Başbakanlıktaki görevime döndüm. Pazartesi günü akşam
kardeşim bizdeydi. Benden müşterek fotoğraflarımızı istedi. Ben de
fotoğraflarımızın olma ihtimali olan 3 adet hard diski verdim.
Kardeşim memlekete giderken Bala makasında bulunduğu otobüsü polis
durdurmuş ve kardeşimi yakalamış ve kardeşimdeki hard disklerin suç
olduğu düşüncesiyle kardeşim gözaltına alındı. Kardeşimin bu olayla
hiçbir alakası yoktur. Bu hard disklerin içerisinde suç oluşturan
herhangi bir veri bulunmamaktadır. Ben Fethullah Gülen terör örgütü
yapılanması olduğunu belirttiğiniz yapılanma içerisindeki eylemleri
belirttim.
"ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASINI
İSTİYORUM"
Bu yaptıklarımdan pişmanım. Hakkımda etkin pişmanlık hükümlerinin
uygulanmasını istiyorum. Ben İstihbarat Daireden temin ettiğim
verilerin devletin gizli bilgileri ve belgeleri olduğunu
biliyordum. Bu nedenle devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin
suçlamasını kabul ediyorum. Ben Fetullah Gülen yapılanmasının bir
suç ya da terör örgütü olduğunu bilmiyordum. Yaptığım işleri Selman
ve Selahattin abilerin talimatı ile yaptım. Ben Anayasal düzeni
zorla değiştirmeye yönelik herhangi bir icrai eylemde
bulunmadım."