Pilotluk hayalini gerçekleştirmek için Hava Harp Okuluna giren Abdulkadir Eroğlu, "Fetullah Gülen cemaatine mensup olduğunu" söyleyen subayların psikolojik ve fiziksel baskıları sonucu, ağlayarak okulundan ayrılmak zorunda kaldığını anlattı.

Abdulkadir Eroğlu (25), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2005'te girdiği İzmir Maltepe Askeri Lisesi'nden 2009'da başarıyla mezun olduğunu, daha sonra çeşitli sağlık kontrolleri ve diğer testlerden geçip pilot adayı olarak Hava Harp Okuluna girdiğini belirtti.

Hava Harp Okulunda "öğrenci seçme uçuşu" adı verilen kampa dahil olduğunu bildiren Eroğlu, bu kamptaki bir yapılanmanın, kendileri gibi Atatürkçü düşünce sistemine adapte olan gençleri istemediğini fark ettiğini dile getirdi.

Eroğlu, komutanlarının da "Bizim zeki, akıllı insanlara ihtiyacımız yok, itaat edecek kişilere ihtiyacımız var." diyerek, kendileri gibi düşünmeyenleri sistemin içinde istemediklerini belirttiklerini kaydetti.

Başarılıların yerine üniversite giriş sınavlarında barajı zor aşmış veya ortalama puanla hava harp okuluna girmiş sivil kaynaklı öğrencilerin seçildiğini gördüklerini anlatan Eroğlu, "Bunların bu yapılanmanın mensubu olduğunu biliyoruz. Vatan, millet sevgisiyle dolu ülkücü bir aileden geliyorum. Vatan için gerekirse gözümü kırpmadan canımı veririm. Bunu çevremdekiler de ailem de bilir. 5 yaşından itibaren hayalini kurduğu meslekten, nasıl olur da insan bir anda hayallerini bir kenara atıp, kendi isteğiyle istifa eder. Bu zaten manidar. Biz kendi isteğimizle istifa etmedik, fiziksel olarak baskılar, yıldırma politikaları oldu." dedi.

"Tehdit edip yıldırma politikası uyguladılar"
Eğitim sürecinde geceler boyu uykusuz bırakıldıklarını ifade eden Eroğlu, uçuş yapacakları gün bile gece boyu eğitimlere tabi tutularak, işkencelere maruz kaldıklarını söyledi.

Eroğlu, "Bize, bu yapılanmaya mensup arkadaşlara verilmesine rağmen su ve ara öğünler verilmedi. Onlar yemek yerken biz eğitim yaptık. Yemekhaneye girdiğimizde daha bir iki lokma yemeden hemen tekrar eğitime çağırdılar. Bunun gibi uykusuz, susuz bırakma gibi şeylerle bizi yıldırmaya çalıştılar." diye konuştu.

Kendilerine yönelik psikolojik yıpratma ve iftira yoluna da başvurulduğuna dikkati çeken Eroğlu, "Her türlü hakareti edip vatan haini olarak suçladılar. O yıl okuldan birincilikle mezun olan biri, 'Siz mezun olamayacaksınız, sistem böyle istiyor, şu an sistem sizi kabul etmiyor. Size anlatamayacağım çeşitli şeyler var, istifa edin kurtulun, atılmaktansa istifa etmek en iyisidir. Burada kalırsanız 4. sınıfa geçseniz, mezuniyetinize iki gün kalsa yine atılacaksınız. O yüzden yıllarınızı boşa heder etmeyin, şimdiden bırakın gidin' diye tehdit edip yıldırma politikası izleyerek ayrılmamıza sebep oldu." ifadelerini kullandı.

"İftirayla istifaya zorlandım"
O dönem teğmen rütbesindeki bir komutanının, öğrencilerin duş yaptığı sırada kendisine küfür ettiği iddiasıyla savunmasını istediğini kaydeden Eroğlu, komutanın "savunma vermemesi durumunda üstlerine iftira atmak ve hakaret suçlamasıyla yine savunmasının isteneceğini" belirttiğini, başka bir teğmenin de "istifa edip kurtulmasını" söylediğini anlattı.

Bir devre arkadaşına bu konuda zorla ifade verdirildiğini dile getiren Eroğlu, "Arkadaşım, gözlerinden yaşlar dökülerek, o komutana küfrettiğimi söyledi. Zorla söylettirildiği belliydi. Benim düşüncem, o da yapının mensubuydu ve onların istediği kelimeleri kullandı. Onların istediklerini söyledi. Kendisi de zaten hiçbir sıkıntı yaşamadan, hiçbir baskı, işkence görmeden Hava Harp Okulundan mezun oldu. Bana iftira atması karşılığında rütbelerini taktı." dedi.

Okuldan ayrılmayı kabul etmesinin ardından üzerlerine yüklenecek tazminat senedini imzalaması için ailesinin çağrıldığını bildiren Eroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"İlk istifa dilekçemde 'Türk subaylarının gözünde, Yunan subaylarının gözünde gördüğüm ihanetten dolayı istifa edeceğimi' belirttim. Baskı ve hakaretlerden dolayı zorla istifa ettirildiğimi yazdım. Dilekçem yırtıldı. Ailemi arayarak gelmemeleri gerektiğini söylemişler, bundan daha sonra haberim oldu. Benden tekrar dilekçe yazmamı istediler. Önüme 'Türk Silahlı Kuvvetlerinden kendi hür irademle, hiçbir baskı ve etki altında kalmadan istifa ediyorum' yazan bir metin koydular. Bunu kabul etmedim. Kendi hür irademle yaşadığım sıkıntılardan bahsederek, baskı altında istifa ettiğimi yazdım. 5 kere dilekçem yırtıldı. İstifa etmeyi kabul ettikten sonra 15 gün daha orada kaldım. Babamla görüşüp ikna etmeye çalışmışlar. Babam da onların baskı ve tehditlerini görünce dilekçeyi imzalamamı istedi. Onların önüme koyduğu dilekçeyi istemeyerek yazdım. 5 yaşından beri hayalini kurduğum Türk Silahlı Kuvvetlerinden ağlayarak istifa etmek zorunda kaldım."

"Üniversitede de bırakmadılar"
Eroğlu, istifanın ardından memleketine döndüğünü, çok zor günler geçirdiğini, kimseyle görüşmediğini dile getirdi.

Ailesi ve arkadaşlarının desteğiyle yeniden hayata atılmaya karar vererek üniversite sınavlarına hazırlandığını söyleyen Eroğlu, Erciyes Üniversitesi Sivil Havacılık Fakültesi Uçak Elektrik Elektronik Bölümü'nü kazandığını anlattı.

Burada da karşısına FETÖ üyelerinin çıktığını savunan Eroğlu, şunları kaydetti:

"Bana 'Bizimle birlikte adım atarsan, buradan mühendis olarak mezun olabilirsin' dediler. Bu yapılanmadan çok çektiğimi ve Hava Harp Okulundan bunlar yüzünden ayrıldığımı anlattım. Kesinlikle onlara katılmayacağımı söyledim. Bunun üzerine 'Kayseri'de bulunan Hava İkmal Bakım Merkezinin, Türk Hava Yolları ve çeşitli yerlerin ellerinde olduğunu, hiçbir yerde çalışma imkanı bulamayacağımı, okuldan mezun olsam bile hiçbir şekilde işe yaramayacağını' söylediler. Bunun üzerine bu okulda da sıkıntılı dönemler geçirdim ve 4. sınıfta okulla ilişiğimi kestim. Staj ve ders eksiklerim vardı. Evlendim ve hayatıma normal şekilde devam etme kararı almışken, 7 yıl sonra böyle bir girişim oldu."