Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ece Üner'in moderatörlüğünde; Habertürk Gazetesi Yazarı Fehmi Koru ve Prof. Dr. Fuat Keyman'ın sorularını yanıtlıyor. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

ARTAN TERÖR OLAYLARI

Bölgeye defalarca gittim, çok ciddi sorunlar var. Bölgenin sorunlarının acilen çözülmesi lazım. Daha önce de parlamentoda önerimizi verdik, her parti önerisini versin dedik. Bugün hepimizin üzüldüğü bir noktaya geldik. İktidarın bu süreci iyi yürütemediğini gördük. Terör örgütü PKK'nın, bölgeye silah yığdığını defalarca söyledik. Olaylara iki cepheden bakabildmemiz lazım. Terörden kötü etkilenen bir halk var. Göç ediyor insanlar, bu karda kışta nereye gidecekler? Devlet bu insanlara kucak açmış durumda değil. Biz hala bu sorunun toplumsal uzlaşmayla çözüleceğine inanan bir partiyiz. Geçmişte hatalar yapıldığını iyi biliyoruz; bu hatalar sadece AKP'nin yaptığı hatalar da değil.

"HENDEK KAZAN ARKADAŞLAR" İFADESİ

Tahir Elçi'nin katledilmesinin ardından Diyarbakır'a gitmiştim. Suriiçi'nde PKK'nın halkı esir aldığını ve halkı evlerinden çıkmaması için tehdit ettiğini söylemiştim. PKK'nın zorla hendek kazdırdığını söylemiştim. Ben orada örgüt tarafından zorla hendek kazdırılanları kastettim. Partimizin teröre karşı duruşundan kimsenin şüphesi olmasın.

Şehirler silah depolarına dönüştürürken neden önlem alınmadı. Askerler valilere yazdılar "Şurada terör örgütü konuşlanmış, operasyon yapacağız" dediler, valiler izin vermedi.

Halk terörden çok kötü etkileniyor. 300 bin kişi bir yerden göç ediyorsa bir oturup düşülmesi lazım. Bölgeye bizim kadar giden bir parti yok. Sivil toplum örgütleriyle görüşmek, vatandaşlarımızın dertlerini dinlemek için. Bizim için Diyarbakır'la Trabzon'un bir farkı yok. Eğer bize 'gidip bir çare bulun' deseler vatandaşı dinlemekten başka bir çaremiz yok.

Sayın Davutoğlu, terörle ilgili gizli oturum düzenlemeli. Bu yapılabilir, sayın Davutoğlu bunu yapabilir. Biz sorunun çözümüne hazırız. Bütün yabancı ülkelerin ajanları Doğu ve Güneydoğu'da. Çivisi çıkmış bir durum var. Terörün bitmesi için hükümete her türlü desteği veririz. Sayın Davutoğlu, randevu alıp gelecek önümüzdeki günlerde, ben bu olayı da kendisiyle görüşeceğim.

YENİ ANAYASA

Önümüzdeki günlerde gelir hangi reformları yapacağını söylerlerse biz reformları önünü tıkayacak değiliz. 12 Eylül'ün darbe hukukunun değişmesi lazım. Biz her şeyi Anayasa'ya bağlamışız ama ondan önce altındaki yasaların düzelmesi lazım. Darbe hukuku yüzünden parlamenter sistem çalışmıyor. Hukuk sistemi değişmedikçe demokrasi gelmez. Bu meclisin Anayasa yapacağından umutluyum.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Şu anda çözüm sürecinden başka bir noktadayız. Öyle özyönetim falan olmaz ne demek özyönetim? Türkiye Cumhuriyeti'nin olduğu yerde özyönetim olmaz. Ben yerel yönetimin güçlü olması taraftarıyım.

EREN ERDEM RUS TELEVİZYONUNA KONUŞMASI

Eğer Eren Erdem, Türkiye Cumhuriyeti'ni suçladıysa ben onu partide tutmayacağım. Ama eğer suçlamadıysa Sayın Cumhurbaşkanı Eren Erdem'den özür dileyecek mi? Cumhurbaşkanı bu konuyu açarken metni alıp okuması lazım. Suçlayacaksa Başsavcılığı suçlayacak. Eren erdem'e güvenirim, ne konuştuğunu bilen bir insan. Bu konuda daha önce soru önergesi vermiş, tutanaklar meydanda, iddia savcının iddiası. Rus televizyonuna böyle bir demeç vermesi, zamanlama olarak doğru değil.

CHP'DE KURULTAY SESLERİ

Bir partide genelbaşkan adayları çıkıyorsa bundan daha güzel ne olabilir ki? Biz parti için meclis başkan vekillerimizi bile seçimle belirliyoruz.

CHP'NİN TARİHSEL MİRASI

"Camileri ahıra çevirdiler" diyorlar. Hangi camiyi ahıra çevirmişiz. Soruyoruz, meclis önergesi bile verdik, cevaplayamıyorlar. Özel olarak biz geçmişe gidelim diye bir çabamız yok; geçmiş gemişte kalmıştır. Önemli olan geleceğe yönelik neler söyüyoruz ona bakın. Dini siyasete alet etsek tabanımız diyecek ki "Nereden çıkardınız bunu?", etnik kimliği siyasete alet etsek zaten türkiye bu iki tarafa sıkışmış durumda. Din ve etnik kimliğin kullanılması bizi zorluyor. CHP'nin son dönemdeki politikası halkta kabul görüyor.

"OYUMUZU YETERLİ GÖRMÜYORUZ"

Bir siyasi partinin amacı iktidara gelmesidir. Eğer iktidara gelemiyorasa başarılı olamaz. Biz iktidara gelemedik, oyumuzu yeterli görmüyoruz. Geçmiş yargılardan dolayı bizi suçluyorlar. Benim doğmadığım dönemlerle bizi suçluyorlar. Bizi geçmişle sorguluyorlar. Dünün koşullarıyla bugünün CHP'si yargılanıyor.

KOALİSYON SÜRECİ

Sadece 4-5 ay için kırmızı plakaları terch ederseniz bu doğru değil. Türkiye bir hükümt kurabilirdi. Bize bir süreliğine görev vermeye kalktılar bu ahlaki değil. Cumhurbaşkanı, geleneksel olarak bize görev verebilirdi.

BAYKAL-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ

Deniz Bey koalisyon görüşmelerinden önce Cumhurbaşkanıyla görüştü. Sorunu karşı tarafta aramaktansa biraz da kendimizde yani yüzde 60'lık blokta aramak lazım. Sayın Baykal ve Türkeş'in görüşmesinde bir sorun yok. Hükümet olmak istemeyen Sayın Bahçeli'ydi.

Koalisyon görüşmelerinde, bize uzun vadeli bir hükümet değil seçim hükümeti önerildi. Sayın Davutoğlu'na ilk gün söyledim biz 4 yıllık bir hükümet istiyoruz dedik. "Türkiye'nin 5 temel problemi var" bunları söyleedik. Bize görev verilseydi hükümeti kurabilirdik. Size görev verilmediği taktirde oyun kurma imkanınız olmuyor. Biz arka kapı diplomasisiyle görüşmeleri yürütüyorduk.

İHSANOĞLU'NUN TBMM BAŞKANLIĞI ADAYLIĞI

Biz Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy verseydik HDP vermiyordu. Sayın Baykal "Siz ne zaman isterseniz ben çekilirim" dedim. Ekmeleddin Bey çok güzel bir TBMM Başkanı olabilirdi. Eğer olsaydı şu anda Türkiye'nin Ortadoğu'daki durumu çok farklı olabilirdi.

BAŞKANLIK SİSTEMİ

Erdoğan'a göre bir sistem istiyorlar. Başkanlık sistemi tartışılabilir biz tartışılamaz demiyoruz. Biz başkanlık sistemi derken ne demek istiyorsunuz çıkın halka açıklayın diyoruz. Biz parlamenter sistemi savunuyoruz. Anayasa'da sistemi tıkayan bir durum yok aslında. Yasaları değiştirdiğiniz zaman, darbe hukukunu ortadan kaldırdığınız zaman parlamanter sistem yürür. Başkanlık sistemiyle federal bir sistem mi öneriliyor? Başkanlık sitemi derken ne demek istediklerini söylesinler, biz de fikirlerimizi açık açık söyleyelim.